Güneş Gazetesi, 17 Mayıs 1990
Yüzyılımızda Modern sanatın bir kanadı sanatla yaşam arasındaki sınırları aşmaya ve yıkmaya çalıştı. Bu, Dada’dan kavramsal sanata, sanatçıların müze olgusunu sorgulamalarından doğaya kaçma arzularına kadar bu 20. yüzyıl sanatının sabit noktalarından biri oldu. Bedri Baykam son sergisi 555K’de, sanat ve yaşam arasındaki sınırda bir ip cambazı gibi yürürken, sanat kurumunun dışına çıkmaya çalışmadan, kurumu ısrarla içeriden kuşatıyor. Bu akılçı bir yöntem çünkü, her ne kadar kurumun dışına çıkıldığı iddia edilse de, sonunda kurumun esnek yayılmacılığı her kaçanı rahatça bünyesine toplamış. Marcel Duchamp’ın üzerine bir imza atmakla yetindiği pisuvarların müzelerde Rafael İle aynı estetik çatı altında izlenebilmesi
bunun en net kanıtıdır.
Baykam bana 555K sergisi fikrini açtığında oldukça kuşkuluydum ve böylesi bir serginin, sıcak bir tarihin tesviri olmaktan öteye gidemeyeceğini düşünmüştüm. Yanılmışım. Bu sergi sanatçılara sınırların nasıl ileriye itilebileceğini göstermesi ve sanat izleyicisi dışındaki kitleyi de kendi estetik alanına çekmesiyle önemli bir kilometre taşı.
Gazete metinlerini büyüterek tuvale geçiren Baykam, bunları her gün gazete takip etmenin narkotik biteviyeliğinden kurtarıyor. Fotoğrafları boyayla destekleyerek haberlere ikonamsı bir süreklilik getirirken, baş haber puntoları kendi başlarına sabit ve güçlü imgelere dönüşüyor. Basılı metin ya da görüntü kullanmış olan Warhol ve Rauschenberg gibi diğer sanatçıların aksine, Baykam, görüntüyü aldığı kaynağın ilk okunduğu andaki vuruculuğunu da kızıştırmakta. Bu, gazetenin binbir kopyasından tuvalin tekilliğine bir yolculuk, Baykam’ın 1988’de yine Atatürk Kültür Merkezi’nde açtığı sergisinde sansür olayının üstüne gidişi de bu mantıktaydı. Baykam, bu kez, 27 Mayıs’la kreşendoya ulaşan haberlerin sürekliliği ve sıcaklığını, birbirine kenetli fotopentürleriyle bir anlatıya, sonuçta tek bir resme dönüştürmüş. Haberlerin
kenetlenmesinde, unutulmaya yatkın bir metnin yoğun varlığı var.
Bu haberler basılmış ve onaylamış, dolayısıyla sansüre tabi değil. Kurum içinde oynanan bu oyunda en patlayıcı sanatın yapılabileceği net ve yalın bir gerçek. Haber ve sanat arasındaki oyun içinde sanatın sınırları ne olabilir? Baykam bú sınırların anlık olarak çözülebileceği ince çizgileri saptaması ve hemen yer değiştirmesiyle genel gerilla tavrıyla hareket ediyor.
Eğer bu sergiye salt 27 Mayıs ya da resim görmek için gitmeyi düşünüyorsunuz, estetik zevkiniz için bir başka sergi seçmenizi, ya da bu konuda birkaç kitap ve Bedri Baykam’ın sergi broşürünü okumanızı salık veririm. Broşür sergiye senkop vazifesini görüyor; muazzam bir emek ürünü ve bunu “asıl yapması gereken merciler için acı bir ders. Sanat ise sadece sakin bir köşede tuvale boya transferiyle kalmayan tehlikeli bir oyun aynı zamanda.